
ÖNSÖZ
1988 yılında kısa adı TÜRMOB olarak (Türkiye Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odalar Birliği) kurulan mesleki örgütümüz; kuruluşuna öncülük edenlerin maliye bakanlığı bünyesinden ayrılan bir kısım üst bürokrattan oluşmasından kaynaklı, kurumu maliye bakanlığının işlerini gören herhangi bir kurum gibi teşkilatlandırdı. Süregelen zaman diliminde bu anlayış kurumun değişip dönüşmesi ve demokratik bir yapıya kavuşması önünde büyük engel teşkil etti. Bu nedenle de kuruluşundan bugüne ne demokratik bir yapıya kavuşabildi ne de sivil toplum örgütü kimliği edinebildi.
Her fırsatta meslek mensubuna benimsetilmeye çalışılan temel argüman; biz mesleki bir yapıyız, mesleğimizin dışındaki hiçbir şey bizi ilgilendirmez anlayışı benimsetilmeye çalışıldı. Önemli oranda da kabul ettirilen bu anlayış; kimi zaman sol, demokrat ve yurtsever olarak kendini gören şahsiyetler tarafından da dillendirildi.
Meslektaş yapısı içinde kendini bu anlayışa muhalif bir çizgide gören ve 2023 yılında TMMM (Türkiye Mali Müşavirler Meclisi) olarak ilan eden oluşumumuz; meslek mensubunun ve mesleğin temel sorunlarını önceleyerek, çözümüne dönük ekin bir çabayı hedeflerken, bununla birlikte yaşadığımız toplumsal sorunlara da kayıtsız kalmayacağını özellikle deklere etmiş ve tüzük maddesi haline getirmiştir.
Bu programda, çok derin analizlere başvurmadan, Türkiye’nin son otuz yılında yaşanmış siyasal ve ekonomik durumu çok kısa olarak anlatılmıştır. Çünkü geçmişten bugüne yaşananları görmeden geleceğe yönelik doğru ve objektif çözümler üretilemez. Düzenli gazete okuyan ve günlük yaşamı izleyen her insanın anlatılanlara yabancı olmadığına-olmaması gerektiğine de inanıyoruz. Çünkü biz muhasebeci olmaktan önce insanız ve bu ülkenin yurttaşıyız. Yaşadığımız ve yaşayacağımız bütün sorunların muhatabıyız. Kuşkusuz demokratik, eşit ve özgür bir ülkede yaşamak hepimizin özlemidir. Bu özlemi gerçeğe dönüştürmek için hepimizin yapacağı görev ve sorumluluklar vardır.
Kapitalist sistem, toplumsal yaşamı yıkmakta, insanı yalnızlaştırmakta, bireyi kendi emeğine, kimliğine, topluma ve doğaya yabancılaştırmaktadır. Sisteme karşı mücadelenin en önemli adımı tüm meslektaşlarımızın ortak mücadele ve dayanışma ruhunu kurmaktan geçmektedir.
Türkiye, Küresel sermaye için ucuz emek cenneti olduğu, Çocuk ve kadın emeğinin sömürüldüğü, Demokrasi ve sosyal hakların yok edildiği, askeri ve bürokratik darbelerin sıklıkla yaşandığı, özelleştirme adı altında kamu malının küresel sermayeye ve yurtiçi (işbirlikçilerine) temsilcilerine peşkeş çekildiği, IMF, Dünya Bankası ve bankerlere gereğinden fazla borçlandırılıp emir ve talimatlarına harfiyen uyulduğu bir konuma gelmiştir.
Dijital ekonominin yükseldiği, ulusal ve küresel ticaretin karmaşıklaştığı, dijital dönüşüm, yapay zeka gibi teknolojilerin vergi sistemine entegre edildiği yenilikçi yaklaşımların yanında çokça yaşanan mevzuat değişiklikleri, yeni yargı kararları vb. sonrasında meslektaşların da kendini güncellenmesi zorunlu hale geliyor. Zaten art arda yeni baskılar da geliyor… Bu gelişmeler vergi sisteminin daha adil, şeffaf ve etkin hale gelmesi için fırsatlar sunarken, aynı zamanda veri gizliliği ve dijital eşitsizlik gibi etik ve hukuki sorunları da beraberinde getirmektedir.
Yalnızca meslekte değil, toplumda da, paydaş dediğimiz, başta devlet ve kurumları olmak üzere sermaye çevresi, iş dünyası, mükellef dediğimiz müşterilerimiz, sivil toplum örgütleri vb. çevrelerde güven oluşturmak ve önemli sorunlara çözüm üretmek için çıktığımız yolculuğumuzda sürdürülebilirlik ve sürdürebilir olma temel hedeflerimizdendir.
Toplum ve çevre üzerindeki etkilerimiz artıkça mesleğin ve meslektaşın önemi daha anlaşılır olacaktır.
Programda; mesleğimize ve meslek örgütlerimize ilişkin değerlendirmelerimiz, meslek yasasına dair eleştirilerimiz ve en önemlisi de kuşkusuz hepimizi ilgilendiren mesleki sorunlarımızı, çözüm önerilerimizi ve taleplerimizi sıraladık.
İlk bakışta taleplerimiz çok radikal, ulaşılamaz ve hayali talepler olarak görülebilir. Belki de bizi yirmi yıllık anlayışlardan ayıran nokta da bu. Çünkü biz, uluslararası normları içeren bir yasa, sadeleştirilmiş ve anlaşılır bir mevzuat, saygın, ekonomik ve sosyal yaşamımızı iyileştiren, her türlü vesayetten uzak bir mesleği yapmayı -eğer hayalse- evet hayal ediyoruz. Çünkü mevcut durumda bunların koşulları mevcut değildir. Uluslararası Muhasebe ve denetim standartları uygulamaya girecek ama ya meslektaşlarımızın yaşam standartları!
Örgütlülüğümüzü pratik mücadele ile birlikte yürüteceğiz. Bu güne kadar maliye bakanları ve bürokratları ziyaret etmek ve çay kahve arasında ricada bulunmak şeklindeki taleplerle ciddi kazanımlar elde edilmediği görülmüştür.
Örgütlülüğümüzü Türkiye geneline yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Uzun vadeli, ilkeli, demokratik bir birliktelik temel amacımız olacaktır.
Bu nedenle TÜRMOB’un sivil toplum kimliğiyle demokratik bir vizyonla donatılması için meslek mensupları ile gönüllü bir çalışma ve emek süreci başlatmış olan TMMM, mesleğin angaryadan kurtulması, meslek örgütünün demokratik bir yapıya kavuşması için tüm meslek mensuplarının yapımıza omuz vermeye, bizimle birlikte hareket etmeye davet ediyoruz.
TÜRKİYE’NİN SİYASİ VE EKONOMİK DURUMUNA BAKIŞ
Burjuva devrimleri sonucu oluşan ulus devletler, demokratik temsile ancak belli bir yere kadar izin vermiştir. Çünkü demokratik temsilin çoğalması, onlara göre cumhuriyeti tehlikeye sokabilirdi. Bu nedenle birçok burjuva ideoloğu ve siyaset bilimcisi demokrasi yerine cumhuriyet kavramını tercih etmişlerdir. Onlara göre ideal bir cumhuriyet, bütün halkın temsili değil, ulusun birliğinin iradesi esas alınmalıdır. Ulusun birliği de pazar ve hakim ırkın birliği ve egemenliği demekti. Onlar demokrasiyi “egemen ulusun yönetimidir” diye tanımlar. Devamla “Çünkü azınlık bir hizbin demokrasi için tehlike yaratmadığını, çoğunluğun bunu kontrol edebileceğini, ama çoğunluğun yönetimini kontrol edebilecek bir gücün demokraside bulunmadığını..” söyler.
Bu genel belirlemeden sonra Türkiye’ye bakacak olursak;
102 yıllık cumhuriyet tarihinde neredeyse demokrasi ve temsil hiç uygulanmamış, tersine halktan adeta korkulmuş, dahası pratikte hep potansiyel tehlike olarak görüle gelmiştir. Bu nedenledir ki demokrasi günümüze kadar hep vazgeçilmez bir talep olarak sürüp gelmiş, mücadeleler verilmiş bedeller ödenmiştir.
İttihat ve terakki kadrolarının- ki çoğunluğu asker- Cumhuriyetin temel felsefesini tek ulus, tek devlet, tek dil üzerine inşa etmiştir. Bu tek millette Türk Milleti olarak öne çıkarılmıştır. Şoven, ırkçı ve militarist bir ideoloji olarak günümüze kadar sürdürülmüştür. Temsili demokrasinin işletilmemesi, halkın temsile ulaşamaması için bürokratik mekanizmalar ve kurumlar oluşturulmuş, yasaklar ve tabularla dolu milli siyaset belgesi, kırmızı kitap gibi talimat ve düzenlemelerle devlet! partisi tarafından yönetilmiştir. Bu ırkçı ve şoven ideoloji, Anadolu’daki farklı ırk ve inançlara karşı baskı göçertme ve soykırıma varan acı olayların yaşanmasına neden olmuştur. Cumhuriyet tarihi gayrimüslimler, kürtler ve aleviler için acı ve gözyaşlarının da tarihi olmuştur.
Türkiye’nin en temel sorununun kürt sorunu olduğunu, kürt sorunun çözümünün çok boyutlu ve tarihsel bir mesele olarak ele alınmalıdır. Bu sorun siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal dinamikleri içerir ve çözümü bu farklı boyutların kapsamlı bir şekilde ele alınmasını gerektirir. Kürt sorunu çözümünün uzaması diğer sorunların çözülmesinin engeli durumundadır. Kürt sorununun artık bir terör ve güvenlik sorunu olmadığı, öncelikle bir ulusal sorun ve ulusal talepler içerdiğinin kabul edilmesini, demokratik ve barışçıl bir şekilde çözüme kavuşturulmasını, alevi inancı önündeki engellerin kaldırılmasını, gençlerimizin ölerek değil, demokratik bir ülkede eşit, özgür ve kardeşçe yaşamasının sağlanmasını talep ediyoruz.
Halktan, ezilenden, yok sayılandan, doğadan, emekten, özgürlükten, toplumsal cinsiyet eşitliğinden, barıştan, adaletten ve demokrasiden yana olanların yeni bir toplum, insanca bir yaşam için ortak mücadeleyi örgütlemenin zamanıdır.
Artık birleşik ve güçlü̈ bir mücadele hem daha gerekli hem de daha mümkündür. Meclisimiz bunun temel gücü̈ olmaya adaydır.
MESLEK YASASINA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİMİZ
Meslek örgütleri, temsil ettikleri mesleği ve meslek mensuplarının ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını savunan, koruyan, geliştiren, yeni hak ve kazanımların elde edilmesine çalışan örgütlerdir. Ülkemizde profesyonel muhasebe mesleği kendi kendini düzenleyen bir yapıda değil, yasa ile oluşturulmuştur. Yasada, yasanını yürütücü makamı Bakanlar Kurulu olarak gösterilse de işleyişindeki yetkilerin büyük kısmı Maliye Bakanlığına bırakılmıştır. Bu nedenle ülkemizdeki profesyonel muhasebe mesleği Maliye Bakanlığının vesayeti altındadır. Yasa mesleği doğru tanımlayamamıştır. Meslek örgütlerimizi, âdeta Maliye Bakanlığının bir kurumu şeklinde örgütlemiş, kendi bürokratlarına ve Akademisyenlere YMM unvanı vererek TÜRMOB yönetiminde eşitlik ilkesine aykırı olarak (en az 5 YMM ve 4 SMMM) 5/4 şeklinde temsillerine olanak sağlamıştır. Mesleği ve büyük çoğunluğu teşkil eden SM ve SMMM unvanı taşıyan meslektaşları da vergi toplamanın birer aracı haline getirmiştir.
3568 sayılı yasa mesleği ve meslek mensubunun ihtiyaçlarına cevap verme bir yana sınırlamalar ve yasaklarla doludur. Meslek mensubu muhasebe mesleğinin ve meslek üyelerinin hak ve çıkarlarını gözeten; mesleğin bilimsel temelde gelişmesini, meslektaşların çağdaş düzeyde insanca ve özgürce yaşama ve çalışma koşullarını düzenleyen yeni bir yasa talebi güncel tutulmalı, odalarımızı ve TÜRMOB’u bu konuda harekete geçirmek için çaba gösterilmelidir. TMMM olarak bu çabayı göstereceğimizi alternatif meslek yasasını hazırlamayı gündemimize aldığımızı belirtiriz.
MESLEK ÖRGÜTLERİMİZ VE TÜRMOB
Meslek örgütleri siyasi partilerden farklı olarak, bir sınıfın, ideolojinin, inancın, etnik bir yapının ve toplumun genelini temsil eden değil, belli bir meslek kategorisini temsil ederler. Ancak öyle de olsa temsil ettiği meslek mensuplarını farklı düşünce, ideoloji, etnik ve inançta olmaları doğaldır. Bu meslek örgütünü bütün üyelerine karşı eşit davranmayı, hiçbir düşünceyi kısıtlamamayı, üyelerinin eşit olarak söz ve karar sahibi olmalarını sağlamayı gerekli kılar. Bu da örgütün demokratik merkeziyetçiliği uygulayarak, tüm üyelerine özgür tartışma ve her aşamada katılımı sağlama ortamını hazırlamalıdır. Meslek örgütüne demokratik niteliği sağlayan olmazsa olmaz koşullar bunlardır. Bu işleyiş olmaksızın meslek örgütünün demokratikliğinden söz edilemez.
Demokratik meslek örgütleri üyelerinin ekonomik sosyal haklarını, söz ve karar sahibi olmalarını savunur ve uygularken, ülkenin siyasi, sosyal ve ekonomik sorunlarına karşı kayıtsız kalamazlar. Doğaldır ki ülkenin vergisinin hesaplanması, toplanması gibi önemli bir görevi üstlenen meslek örgütünün söz ve karar aşamasında müdahil olması gerekir. Demokratik bir meslek örgütünün tavrı kuşkusuz halktan, emekten ve ezilenden yana olması beklenir.
TÜRMOB örgütsel yapı olarak uluslararası meslek kuruluşları ile işbirliği ve dayanışma için de önemli çalışmalar yürütmektedir. Sahip olduğu üye sayısı ile de önemli bir konumdadır. Ekonomik olarak güçlü bir bütçeye sahiptir. 2006 yılında İstanbul’da düzenlenen Dünya Muhasebe Kongresi gibi büyük bir organizasyona başarılı olarak ev sahipliği yapmıştır.
Meslek yasasındaki kısıtlamalar, bakanlığın vesayeti, YMM statüsündeki meslektaşlara tanınan ayrıcalık ve temsilde adaletsizlik gibi nedenlerden dolayı TÜRMOB demokratik bir meslek örgütünden ziyade bürokratik bir örgüt olarak şekillenmiştir. Diğer meslek örgütleriyle karşılaştırıldığında ülkenin sorunlarına karşı net bir duruş göstermemiş, halktan, emekten ve ezilenden yana tutum takınmamıştır. Mevcut statükocu yapıya karşı otuz yıldır suskunluğunu bozmamıştır. Ekonomik sosyal ve mesleki sorunlar karşısında etkili olamamış, kitlesini harekete geçirememiş angarya ve mesleki sorunlarının ağırlığı meslek mensuplarını sosyal yaşamdan koparmıştır.
AMAÇLARIMIZ
Türkiye de muhasebe mesleğinin kendi doğal seyri içinde gelişmediğini ve yasayla oluşturulduğunu söylemiştik. Yasa meslek ilke ve kurallarını doğru tanımlayamadığı için ekonomik sistemdeki düzensiz ve kuralsız işleyiş, kayıt dışılık gibi sosyoekonomik yapısı gereği mesleğimiz ve meslek mensuplarının kamuoyuna bıraktığı izlenim arzuladığımız yerde değildir. Bunun çeşitli nedenleri vardır. 1989 yılına kadar muhasebe mesleğinin belirlenmiş kural ve standartlarının olmayışı, asıl işlevi yerine vergi muhasebeciliğinin öne çıkarılması, mesleğe katılımın kural ve koşullara bağlanmamış olması, bunun sonucu olarak ilkel ve meslek etiğini ihlal eden rekabet ortamının oluşması ve meslek üyelerinin emeğini ucuza pazarlaması gibi etkenler bu izlenimin oluşmasında etkili olmuştur.
Meslek mensupları olarak geliştireceğimiz mücadele ve duyarlılığı meslek örgütlerimize taşıyarak Sürdüreceğimiz çok yönlü mücadele ile başta meslek yasasının yeniden, bağımsız, demokratik çağdaş ve uluslararası standartlara uygun hale getirilmesine, mesleğimizin ve meslek örgütlerimizin, hangi amaç ve gerekçeyle olursa olsun vesayet ve denetim altına alınmasına, örgütlerimize vergi gelirlerini artırmak, maliyenin eksikliklerini gidermek gibi görevler yükleme anlayışına karşı, mücadele edeceğiz. Meslek kurallarına uyma ve kuralların yerleşmesi kişisel tercihlere bırakılmayacak meslek içi dayanışma ile meslek içi denetime ağırlık verilerek zararlı eğilim ve davranışlara karşı da mücadele edilmesi gereğine inanıyoruz. Mesleğe zarar verici davranışların yürütülemeyeceği ortamın yaratılmasını da zorunlu görüyoruz.
İLKELERİMİZ
TMMM mesleki örgütlenme ve mücadelenin her aşamasında, bu perspektif doğrultusunda çalışmayı esas alır ve meslek örgütlerimizde uygulanması için çalışır. Meslek örgütlerimizin faaliyetlerinin, en küçük birim örgütlenmesinden en üst ve geniş örgütlenmeye kadar her aşamasında, organların seçimle göreve gelmesini ve seçimle görevden alınmasını esas alır. Bürokratik bir uygulama (yöntem) olan ve bürokratik bağımlılığı yaratan ve besleyen “atamalara” karşı çıkar. Meslek örgütlerini ilgilendiren bütün kararların üyelerle ve organlarla tartışılarak alınmasını, çalışmalarda eleştiri-ikna-özeleştiri sürecinin mutlaka işletilmesini, bu süreç sonunda çoğunluğun aldığı kararların merkezi olarak ve disiplinli bir biçimde uygulanmasını esas alır ve bu ilkeye titizlikle uyar. Gerek grup içi faaliyetlerde, gerekse diğer grup, kişi ve çevrelerle ilişkilerinde, propaganda, ajitasyonda özgürlük, davranışta (eylemde) birliği savunur.
Mesleki faaliyetlerimizin her alanında ve aşamasında, meslektaşlarımızın düşüncelerini açıklamasının engellenmesi kabul edilemez. Her üye, grup ve çevre ile birlikte davranış-eylemde birlik-disiplinine uymak zorunda olduğu gibi düşüncelerini her türlü olanakla açıklamak hakkına sahiptir.
Ademi merkeziyetçilik ilkesi birbirinden ayrılmaz bütünlüğe sahiptir. Meslek örgütlerinin bürokratik mekanizmalara dönüşerek meslek kitlesinden kopmasını, dolayısıyla meslek mensuplarına karşı ve onlar zararına faaliyetlerde bulunmasının esas engelin-panzehiri Ademi merkeziyetçilik ilkesinin uygulanmasıdır. Bu, aynı zamanda örgütlerimizin organlarının tabandan sürekli denetimini ve desteklenmesini getireceği için, mesleki faaliyetlerimizi her zaman canlı ve güçlü kılacaktır.
Meslek örgütlerinin faaliyetlerinde tüm üyeler eşittir, üyeler arasında dil, din, cins, ırk, bölge, ulusal kimlik vb. nedenlerle ayrım yapılmaz. Hiçbir üye diğerlerinin zararına olarak ayrıcalık tanımaz. Üyelerin eşitliğinden vazgeçilemez ve hiçbir gerekçe ve nedenle ihlal edilemez. Her üye meslek örgütlerinde, hiçbir kısıtlama olmadan bütün organ ve görevlere seçme, seçilme hakkına sahiptir. Mesleğimizin ekonomik, sosyal, kültürel, eğitsel, mesleki yönleri ile gelişmesi, bu istemlerin demokratik hak ve istemler ile birleştirilmesiyle mümkündür. Mesleki demokratik istemlerimiz ülkemizdeki genel demokrasi mücadelesi ile sıkı sıkıya bağlıdır.
BİRLİKTE ÇALIŞMA ANLAYIŞIMIZ
Tüm insanların eşit, özgür ve kardeşçe yaşayabileceği bir ülke için, mevcut sorunların çözümünden yana olan tüm meslektaşlarımızla birlik ve dayanışma içinde olmayı esas alıyoruz. Çünkü meslek sorunlarımızın çözümü ülkemizin sorunlarından bağımsız değildir.
Mesleğimizin ve meslektaşlarımızın gelişmesi için yürütülecek her türlü çabayı saygı ile karşılıyoruz ve bu konudaki çalışmaları içtenlikle destekliyoruz. Mesleki mücadeleye katılmak isteyen her kişi, grup ve çevre ile birlikte hareket etmeyi arzuluyoruz. Belirttiğimiz amaçlar doğrultusunda meslek üyesi kişi, grup ve çevrelerle, ilkelerimizle, birlik olmaya hazırız. Mesleki mücadelemizin güçlenmesinin ilkeli birlik ve ittifakların kurulması ve kalıcı olmasına bağlı olduğunun bilincindeyiz. Bu tutumumuzu sürekli kılacağız.
Birlik ve ittifakı seçimler için esas almıyoruz. Mesleki faaliyetlerimizin her aşamasında birlik ve ittifak sorunu gündemimizi işgal edecektir. Kişisel çıkarlar ve yönetime ilişkin pazarlıkları esas alan “birlikleri” reddediyoruz. Bir grubun grup olabilmesi için, grubu oluşturan bireylerin program amaçları ve ilkeleri temelinde bir araya gelmeleri inancındayız. Bugün var olan gruplar içerisinde yer alan gerçekten demokrat meslektaşlarımızı ve bunların yaptığı olumlu çalışmaları destekliyoruz.
SORUNLARIMIZ TALEPLERİMİZ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİMİZ
Maliye Bakanlığının ücretlerimizi belirleme yetkisi kaldırılmalıdır. Ücretlerimizi meslek örgütlerimiz belirlemelidir.
Bağımlı ve bağımsız meslektaşlarımızın gelirlerinden kesilen vergi oranı düşürülmelidir. Yapılan giderlerin birçoğu gelirlerden indirilmemektedir. Bunu düzenlenerek meslektaşlarımızın bu vergi yükü hafifletilmelidir.
Bağımlı çalışan meslektaşlarımızın grup şirketlerinin defterlerini imza atabilme yetkisinin önü açılmalıdır.
Meslekle ilgisi olmayan okullardan mezun olanların mesleğe girişlerine olanak tanıyan yasa maddeleri iptal edilmelidir. Yetersiz, yetkisiz ve belgesiz kişilerin mesleğimizle ilgili konularda faaliyet göstermeleri engellenmelidir.
Meslektaşlarımıza ticari davalara girme yetkisi verilmeli, tuttukları defterlerin ve yaptıkları işlemlerin savunmasını yapabilmelidir. Vergi dairelerinde, SGK ve diğer kurumlarda mesleki kimlikleri ile mükelleflerinin dosyalarına kolayca ulaşabilmelidir.
Meslek mensupları, uzmanlık dallarına yönlendirilmeli, lisans, yüksek lisans, doktora vs. gibi çalışma ortamları kolaylaştırılarak destekleyici olanaklar sağlanmalıdır.
Stajyer meslek adaylarının staj yaptıkları sürede vergi ve SGK priminden muaf tutulmaları, vergi ve SGK prim yükü meslek mensubuna yüklenmemelidir.
Temmuz ayında kağıt üzerinde yapılan mali tatil, mevcut haliyle meslek mensuplarının büyük çoğunluğunun yaralanamadığı bir durumdadır. Meslek mensuplarının bir yılın yorgunluğunu bir ay dinlenerek geçirebilmeleri için temmuz ayındaki mali tatilin yeniden düzenlenmesi ve bu ayda verilmesi gereken beyanname ve ödemelerin sonraki ayla birleştirilerek verilmesi sağlanmalıdır.
Vergi dairelerinde ve SGK’larda meslek mensupları için bir oda tahsis edilmeli, işlerini zaman geçirmeden yapmaları sağlanmalıdır.
Meslek örgütlerimiz, meslektaşların ücretle ilgili itilaflarını çözme konusunda yardımcı olmak için oda bünyesinde sürekli görev yapacak hukuk bürosu oluşturmalıdır.
Odamızın ekonomik kaynakları ve gelirleri oldukça yüksektir. Ancak bu yüksek gelir ve kaynaklar meslek mensubuna yansıtılmamaktadır. Odamız ekonomik kaynaklarının bir kısmını kredi olarak meslek mensuplarına kullandırmalıdır.
Kadın meslektaşlarımızın sorunları için oda bünyesinde kadın komisyonu kurulmalı, sorunlar saptanmalı, belirli bölgelerde kreş, yuva ve anaokulları açılmalıdır.
Sağlık Bakanlığı ve Tabipler Birliği ile işbirliği yapılarak meslektaşlarımızın meslek hastalıkları ve çalışma koşullarından kaynaklanan sağlık sorunlarının tedavisi için olanaklar sağlanmalıdır.
MALİ MÜŞAVİRLERİN KARŞILAŞTIĞI TEMEL SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ:
1.Yoğun İş Yükü ve Stres:
Vergi beyannameleri, finansal raporlamalar, SGK işlemleri, Maliyenin ve diğer kamu kurumlarının talepleri nedeniyle meslektaşlarımız aşırı yoğun bir iş temposuyla karşı karşıya kalıyor. Mükelleflerin de ekstra talepleri meslektaşlarımızın iş yükünü arttırıyor. Bu durum da iş-yaşam dengesini olumsuz etkiliyor.
Çözüm:
Meslektaşlarımızın bu iş yükünün azaltılması için yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Mevcut beyannamelerin içerikleri düzenlenmeli ve raporların angaryası üzerimizden alınmalıdır. Kamu kurumlarının talepleri sadeleştirilmeli ve bu konuda akılcı çözümler üretilmelidir.
2.Sürekli Değişen Mevzuat:
Vergi kanunları, SGK düzenlemeleri ve mali politikalar sık sık değiştiği için müşavirlerin bunları takip etmesi ve uygulaması oldukça zorlaşıyor.
Çözüm:
Vergi kanunları, SGK düzenlemeleri ve mali politikalar daha uzun vadeli ve istikrarlı hale getirilmelidir. Resmi kurumların yapmış olduğu bu düzenlemelere, üst birliğimizin de olduğu bir komisyonla karar verilmelidir. Yapılan değişiklikler sonrasında meslektaşlarımız için düzenli bilgilendirme ve eğitim toplantıları yapmalıdır.
3. Düşük Ücretlendirme ve Tahsilat Sorunları:
Meslekte verilen hizmetin ücretlendirilmesi genellikle piyasa standartlarının altında kalıyor. Ayrıca müşterilerden para tahsilatı konusunda zorluk yaşanıyor.
Çözüm:
Mesleğimizin asgari ücret tarifesi Odalar tarafından oluşturulacak bir komisyon tarafından denetlenmeli ve bu duruma uyulması kanunen zorunlu hale getirilmelidir.
4.Mesleki İtibar ve Saygınlık:
Mali müşavirlik, toplumda yeterince saygı gören bir meslek olarak algılanmıyor. Bu durum, meslek mensuplarını olumsuz etkiliyor.
Çözüm:
Kamuoyunda meslek itibarını artırmak için meslek odaları tarafından bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmelidir. Devletin, Mali Müşavirlerin stratejik önemini vurgulayan düzenlemeler yapması teşvik edilmelidir.
5. Teknolojik Dönüşüm ve Dijitalleşme
E-dönüşüm ve dijitalleşme süreçlerine ayak uydurmak, mali müşavirler için maliyetli ve zorlayıcı olabiliyor.
Çözüm:
Dijital altyapı yatırımları için devlet destekleri artırılmalıdır. Meslek odaları, dijitalleşme süreçlerine uyum sağlamak için çeşitli eğitimler düzenlemelidir.
6. Yetersiz Meslek İçi Eğitim
Sürekli değişen mevzuat ve dijitalleşme nedeniyle meslek içi eğitim ihtiyacı artıyor, ancak mevcut eğitimler yetersiz kalabiliyor.
Çözüm:
Mali müşavir odalarının düzenlediği eğitimler artırılarak ücretsiz hale getirilmelidir. Sertifikasyon programlarıyla mesleki gelişim desteklenmeli ve bu durum daha kurumsal bir yapıya sahip olmalıdır.
7. Denetim ve Yasal Sorumlulukların Ağırlığı
Mali müşavirler, işletmelerin beyanlarındaki hatalardan dolayı ağır yasal sorumluluklarla karşı karşıya kalabiliyor.
Çözüm:
Mali müşavirlerin yasal sorumluluklarını sınırlayan düzenlemeler yapılmalıdır. İşletmelerin yapmış olduğu usulsüzlüklerden kendileri sorumlu olmalı, meslektaşlarımızın bu konudaki sorumluluğu kaldırılmalıdır.
8. Meslek Odalarının Etkinliği
Meslek odaları, mali müşavirlerin sorunlarını çözme noktasında yeterince etkin değildir.
Çözüm:
Meslek odaları, sorunları çözme konusunda, karar alma süreçlerine tüm mali müşavirlerin katılımları sağlanarak, üyelerinin çıkarlarını daha güçlü bir şekilde savunmalıdır.
SON SÖZ
Biz TMMM olarak, biriktirdiğimiz mücadele deneyimlerinin yarattığı umutla; eşit, özgür ve kardeşçe yaşanacak bir ülkede, mesleğimizin daha saygın ve yapılabilir bir hale getirmek istiyoruz. Bunun için demokratik, eşitlikçi ve barışçıl mücadele veren, diğer meslek örgütleriyle, ortak bir dayanışma ruhuyla, mücadele hattında buluşmanın odağı olacağımıza inanıyoruz.
Bir Cevap Yaz

